31 Ekim 2012 Çarşamba

Kütük

Bu aralar internette gezerken denk geldiğim ve yeniden hatırladığım Ömer Seyfettin'in hikayesini yazmak istiyorum:

Arslan Bey'in komutasındaki iki bin kişilik kuşatma ordusu, Şalgo burcunu sarmıştır. Arslan Bey kaleyi tek kurşun atmadan almak ister. Bunun için havanın bozmasını, sisin artmasını bekleyecektir. Hava bozmaya başlayınca askerlerine komut verir, onlardan istediği sadece gürültü çıkarmalarıdır. Askerler bu emirden pek bir şey anlamaz. Onlar saldırmayı beklerken komutanları sadece gürültü çıkarmalarını istemiştir. Buna karşılık askerler emri yerine getirirler; davullar, kösler vurulur, kalkanlar çarpıştırılır. Atlar kişner ve askerler "Heya, Mola!" diye bağrışır. Arslan Bey kalenin önüne gelir ve kaledekilere teslim olmalarını önerir. Daha iki gün önce başka bir kaleyi aldığını söyler. Sonra da 50 mandanın çektiği devasa topu gösterir, tek atışla savaşı kazanacağını söyler.

Kısa bir zaman sonra Şalgo burcundakiler teslim olurlar. Esir alınan askerler daha önce bir benzerini görmedikleri bu devasa topu yakından görmek isterler. Topa yaklaşır, ona dokunurlar. Kısa zamanda büyük bir şaşkınlıkla bunun bir top olmadığını anlarlar. Ağzı bile oyulmamış, sadece boyanmış ve biçim verilmiş bir kütüktür bu. Devasa bir kütüktür! Bunun üzerine esir kale kumandanının yüzü ekşir ve "Bu mertlik değil." der. Arslan Bey buna karşılık, daha bir kez bile patlamayan bir toptan korkup mücadele etmeden teslim olmanın mertlik olup olmadığını sorar.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder